HOŞGELDİNİZZZZZEHR@

hepsüslüydüm...SÜSLÜ BLOGA HOŞGELDİNİZZZzehr@





14 Aralık 2008 Pazar

Can YÜCEL'in Size Selamı Var


En Uzak Mesafe

Ne Afrika
Ne Çin
Ne Hindistan
Ne Seyyareler
Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir
Birbirini anlamayan
Can YÜCEL

İki kafa arasındaki uzaklığı daha ilk günden yakınlaştırmış olduğumuz , canımın diğer yarısı sevdiceğimle, uzun bayram tatilini fırsat bilip düştük ırak yollara .....
Ege....
Yurdumun değerli topraklarının değerli bir parçası..bereketli, verimli, sıcak, çekici, çok çeşitli medeniyetlerden izler taşıyan modern Anadolu..
Gezmekten ve görmekten bıkmayacağım caanım Egem...
Uzun yollar kat ettik bir haftada..
İlk durağımız Ayvalık..

Kedinin tuttuğu dileği çok merak ettim :))

Cunda'da, adaşım, 74 yaşındaki dünya tatlısı, Girit göçmeni Zehra Teyze'nin Evi'nde konakladık..Öyle sıcak ve samimiydiler ki...hangisini anlatmalı bilmem ki..Sanki evinize giriyormuş gibi ayakkabılarınızı çıkarıp terliklerle içeri girmemizi mi yoksa Zehra Teyze'nin eşimi oğullarının adıyla hitap edecek kadar benimsemesini mi yoksa sabah kahvaltısında oğlu Hasan'la birlikte bizimle sıcacık sohbetlerini mi ? Yoksa bu konakta daha önce Bir İstanbul Masalı dizisinin çekildiğini mi anlatsam? Yoksa oğul Hasan Bey'in antika merakını mı? İsteyenlere satış yaptığını mı?
Cunda pazarını turlayış ve çeşitli otlar karşısında ağzımın sularının akışını mı? 3 tanesi 1 Ytl ye satılan marullar karşısındaki şaşkınlığımı mı?



Cunda..buram buram tarih kokan güzel ve çekici belde..sokaklarda turlayış, kahvehanelerde sıcacık çay molaları ve şahane sakızlı kahve ve sakızlı kurabiyelerle dinlenmeler mi? Evet evet Cunda'yı seviyorum hem de çok...
İkinci konaklama yerimiz İzmir..
Can dostumuz Erdinç'in evinde konakladık.


Bizi sıcacık dost sofrasına davet eden canım arkadaşım İlknur, ben seviyorum diye türlü çeşit Ege otlarıyla donatmıştı sofrasını....Hindiba, turp otu, ebegümeci... Ya Erdinç'in kendi elleriyle yaptığı kuzu etli şevketi bostan yemeğine ne demeli ? Tek kelime ile harikaydı..Hünkar beğendi, kabak tatlısı ve süzme yoğurtlu cheese cake ile final...( Ne yazık ki resim çekmemişiz )
İzmir'in çarşılarını gezmeden, Konak Pier'de kahve içmeden ve Kadınlar Hanı'ndan gümüş almadan döndüğümü sanıyorsanız yanıldınız canlarım...Hayır hayır İzmir daha bitmedi, sabah erkenden düştük yine yollara..bu sefer ki rotamız Mordoğan ve Karaburun..Hani şu haritada kelebek gibi ya da anahtar gibi duran yer var ya işte orası...



Nefis koylar var cennet gibi..En çok Balıklı Ova'yı ve Karaburun'u beğendik..Her taraf limon ağaçları, bergamut ağaçları, mandalina, portakal ağaçlarıyla doluydu. Ucuz ucuz da satılıyordu..Bergamut reçelini çok severim, hemen alıverdim bergamutlardan arkadaşlar ( dün de reçel haline getirdim bile, tarifini daha sonra yayınlarım isterseniz) Mordoğan'da ise kucak kucak nergisleri görünce bayıldım...En sevdiğim çiçektir nergis. Dünya'da birçok ülkeye ihraç ediyorlarmış meğer ben yeni öğrendim Mordoğan'ın bu özelliğini...
Buradan da ver elini Şirince.
Çok hoş, çok tanıdık geldi bize. Gökçeada'da ki Zeytinli Köyü'müze çok benzettik...


Üçüncü konaklama yerimiz Aydın..


Canım teyzemin evinde konakladık. Bayramın birinci ve ikinci gününü ailemizle geçirdik yani..Sevgili kuzenlerime, teyzeciğime ve enişteme konukseverlikleri için teşekkür ediyorum huzurlarınızda.
Aydın'a gidipte Kuşadası'na gitmeden olmazdı tabi..Eşim daha önce görmediği için gittik ama.......taş yığını haline gelmiş ne yazık ki :(
Dördüncü durak Bodrum Bodrum....
Konaklama yerimiz Bodrum Dedeman'ın penceresinden
müthiş Bitez Koyu...

Bitez' de akşam oldu...
Sabah saat 9'da feribotla Datça'ya gidiş..


Sıcak, güneşli bir yolculuktan sonra dördüncü konaklama yerimiz Datça Türk Evi'ne varış...


Konukseverlikleri, güleryüzleri ve muhteşem sabah kahvaltısı için yolunuz düşerse orada kalmalısınız...Ne yazık ki kahvaltı resmi çekmemişim :( Oysa ki nefis zeytin ve peynir çeşitleri, mandalina reçeli, ısırgan otlu gözleme, zahter ve zeytinyağı ikilisi görülmeye değerdi doğrusu..
Önce eski Datça'yı gezdik tabi ki..

Çok sevdiğim, zekasına ve açıksözlülüğüne hayran olduğum değerli şair Can YÜCEL'in sokağına ve yaşamış olduğu evinin önüne gelince ne kadar heyecanlandığımı ve duygulandığımı tarif etmem imkansız....


Datça'da hepsi birbirinden güzel bükler var ve sıcacık deniz..Palamut Bükü'nde insanlar yüzüyordu, çok şaşırdık, mayolarımızı almadık diye de hayıflandık( ikimiz de yüzmeyi çok severiz )


Kargı Koyu...
Bir an önce emekli olup burada balık tutmalıyız diye heveslendik...( Kayıkçı filmi burada çekilmiş, M.Ali Alabora'nın oynadığı hani :)

Datça sahili...



Knidos Antik Kenti...
Muhteşemdi.


Teselya göçmenlerinin yaşamış olduğu ileri sürülen bu antik kenti mutlaka görmelisiniz...

Bu feneri çok sevdimmmm....
Aralık ayının ortasında tarlada domates toplayan Datçalıları görünce ne kadar şaşırdığımızı tahmin edersiniz herhalde..hem de kilosunu 1 Ytl ye satıyorlar ( Merak etmeyin aldım) İklimin güzelliğine bakar mısınız?
Bir kez daha şükrettim böyle bir ülkenin insanı olduğum için..Bir kez daha rahmet okudum bu güzel topraklar için canlarını kanlarını veren insanlar için....


Rüzgar Tanrısı Alkyone aldı savurdu beni yeldeğirmenin içine doğru, rüzgarların bekçisi Eolo engel olamadı buna ve canımın diğer yarısı resimledi bu tarihi anı :))
Evliya Çelebi'nin Zehr@'sından şimdilik bu kadar...Yollar bizim, yollar çetin...Kimbilir bir daha ki yolculuk nereye ve ne zaman.....